Sosyal Medya

Makale

KardeÅŸlik nimeti: YerÂ’i ve deÄŸerÂ’i

Çağımızın parlak düÅŸünürlerinden Wittgenstein ÅŸöyle der:

“Birini yanlış bir ortama koyun, hiçbir ÅŸey gerektiÄŸi gibi iÅŸlemez. Adam her bakımdan tedirgin olur. Adam'ı tekrar doÄŸru YER'e yerleÅŸtirin, her ÅŸey geliÅŸmeye baÅŸlar ve adam kendine gelir.” (Kesinlik Üstüne + Kültür ve DeÄŸer, Metis Yayınları, 2013: 171.)

KARDEÅžLİĞİ KÜÇÜMSEMEK!
Konumuz: kardeÅŸlik.
KardeÅŸlik, bulunmaz bir nimet. Ama biz öylesine nankör insanlarız ki, kardeÅŸlik gibi aziz bir nimeti bile, bile bile tepebiliyoruz, elimizin tersiyle itebiliyoruz!

KardeÅŸliÄŸi küçümsüyoruz. Biri, “kardeÅŸliÄŸi” hatırlatınca, gülüp seçiyor, arkamızı dönüyoruz! Hatta öyle ânlar oluyor, öyle olaylar yaÅŸanıyor ki, “kardeÅŸlik”ten sözeden birine, “masal anlatma bize!” diye hakaret bile edebiliyoruz!
Niçin, kardeÅŸlik gibi bir nimeti bu kadar deÄŸersizleÅŸtirebiliyoruz peki?
KardeÅŸliÄŸin ne demek olduÄŸunu hem bihakkın bilemediÄŸimiz için hem de -sanırım, biraz da bu nedenle- kardeÅŸliÄŸin hakkını hakkıyla yerine getiremediÄŸimiz için.

Üstelik de ÅŸu yokoluÅŸ mevsiminde bile, insanlığa, Somali açlık hâdisesinde olduÄŸu gibi, Suriyeli muhacir (göçmen deÄŸil bizim gözünüzde “muhacir”) kardeÅŸlerimize, ÅŸu çivisi çıkmış dünyada handiyse yalnızca biz adeta bir “Ensar” ruhuyla kucak açtığımız bir zaman diliminde bu ülkede kardeÅŸliÄŸi küçümsemek elimizin altındaki nimeti göz göre göre tepmek demek!
DoÄŸrusu, Kürt kardeÅŸlerimize, 30 küsur yıl boyunca yaÅŸadıkları sorunlarda gerekli ilgiyi gösteremedik. Gerekli kardeÅŸliÄŸi ihmal ettik. Dilleri, kültürleri yoksayıldı; bu yüzden onca çile ve iÅŸkenceye maruz kalındı; biz yaÅŸananlara sessiz kaldık. Ondan sonra da “kardeÅŸlik”ten sözetmeye baÅŸlayınca, “ti'ye alındık” biraz da haklı olarak.

HerÅŸeyden önce, bir Müslüman toplumda yaÅŸanmaması gereken, seküler-ulus devlet paradigmasının ve zorba uygulamalarının yol açtığı, bir halkın dilinin, kültürünün inkâr edilmesi gibi ilkel, Müslüman bir topluma aslâ yakışmayan bir cinayete seyirci kaldık; kardeÅŸlik'ten sözedince de ciddiye alınmadık.

Ama bütün bunlar, “kardeÅŸlik nimeti”ni küçümsememizi, gözardı etmemizi gerektirmez.

LAÄ°K DEVLET, MÜSLÜMAN TOPLUM YERSÄ°Z'LİĞİ
Burası: Laik devlet, Müslüman toplum. Sonuç: Elbette ki, kültürel ÅŸizofreni olacaktı.
Laiklikle Müslümanlık uzlaÅŸtırılamaz mı? Saçma bir soru bu. Birincisi, laiklikle Müslümanlık uzlaÅŸmaz. Ä°kincisi, bütün uzlaÅŸmalar, “uyuzlaÅŸma”yla sonuçlanır. Ortada ne laiklik kalır, ne de Müslümanlık.

Hıristiyanlık'la Müslümanlık uzlaÅŸtırılabilir mi? Hıristiyan Hıristiyan, Müslüman Müslüman kalsın; ki, bir yer'i ve deÄŸer'i olsun.
Burada kilit kavram YER kavramı. EÄŸer ne'siniz deÄŸil de, “neresi''siniz, nereye aitsiniz sorusunu soramazsak, yerimizi de, deÄŸerimizi de kavrayamayız.

DurduÄŸunuz yer, gördüÄŸünüz ÅŸey'i belirler. Her ÅŸeye örneÄŸin Batı'dan, Batılı gözlüklerle bakarsanız burayı ve burada var olan göremezsiniz, örtersiniz, Batı'yı yeniden -üstelik de- burada/n üretmiÅŸ olursunuz.
Burada benim bir Batılı düÅŸünüre gönderme yapmam çeliÅŸki deÄŸil mi, peki?

Batılı düÅŸünürü merkez'e alıyor olsam, bu eleÅŸtiri haklı olurdu. Burada geliÅŸtirdiÄŸim bir fikri, bir baÅŸka dünyanın düÅŸünürüne de doÄŸrulatmış oluyorum. Hem kendi cümlemi kuruyorum; hem de bu cümleyi doÄŸrulayan bir düÅŸünür alıyorum yanıma.
Evet, durduÄŸunuz yer, gördüÄŸünüz ÅŸeyi belirler. Nerede durduklarını bilemeyenler, nereye, ne'yle ve nasıl gitmeleri gerektiÄŸini de bilemezler ve felaketten felakete sürüklenirler.

Bizim ait olduÄŸumuz “yer” Ä°slâm. EÄŸer ait olduÄŸumuz “yer”i yitirirsek, dilimizi de, düÅŸünme, bakış, görme biçimlerimizi de yitiririz. ÇaÄŸ'ın aÄŸ'ları, baÄŸları, kavramları ve baÄŸlamları Ä°ÇÄ°NDEN bakarız her ÅŸeye ve bize ait olan hiçbir ÅŸeyi de “neyse o” olarak göremez, nüfuz edemeyiz.

KARDEÅžLÄ°K CAN'A, TÜRDEÅžLÄ°K KAN'A B/AKAR
Kardeşlik deyince ne anlıyoruz? Kardeşliğin nasıl bir nimet olduğunu, yer'ini ve değer'ini hakkıyla anlayabiliyor muyuz? Hayır.
Ä°slâm'ın kardeÅŸlikten kastettiÄŸi ÅŸeyi tam olarak idrak edemiyoruz. KardeÅŸlik'le türdeÅŸlik'i karıştırıyoruz.

Etnik kimlik, türdeÅŸlik'ler üretir. Kan bağı, insanın zihnini, kalbini, vicdanını ikinci plana iter. Ön planda kan vardır. Kan akar yalnızca. Bütün etnik kavgalar, kanla sulanmıştır. Kirlidir. Ä°nsanın ruhunu da kirletir ve öldürür.

Ümmet kimliÄŸi, kanı, deriyi, “yaratılıştan verili” farklılıkları Allah'ın bir âyeti olarak görür; dolayısıyla kan bağını deÄŸil, can bağını önemser; kiÅŸiyi Canan'a baÄŸlayan can / hakikat bağını.

Yaratılanı Yaratan'dan ötürü sever; kanı deÄŸil canı yaÅŸatır. Canların birbirlerine bakmalarına, akmalarına bakar. Irk'ın deÄŸil, can'ın hayata can katan, ruh katan iyiliklerinin /takva'nın, samimiyetin, ihlasın, sahiciliÄŸin izini sürer. Irk'ı deÄŸil, iyilikleri büyütür. Ä°yilikler büyüdükçe o iyilikleri yapan insan da büyür.

Biz bu ülkede bu kardeÅŸliÄŸi hakkıyla bilmiyor ve hayata geçirmiyoruz. Çünkü bu ülkede gökkubbe çöktü. Enkazın altında kaldık ve her ÅŸeye mal bulmuÅŸ maÄŸribi gibi sarıldık: Ä°slâm'ın bizim varlık nedenimiz olduÄŸu hakikatini yitirdik. Bizi yok edecek ÅŸeyleri, (laikliÄŸi, kavmiyetçiliÄŸi, sığ, seküler ideolojileri) varlık nedenimiz yaptık.

KONUÅžLANDIÄžINIZ YER, KONUÅžMA'NIZI BELÄ°RLER
Sonrası malum. Yer'imizi kaybettik. Ayağımızın altından toprak kaydı. Kaygan zeminlerde patinaj yapmaya başladık.
Oysa konuÅŸlandığınız yer, konuÅŸma'nızın içeriÄŸini de, deÄŸer'ini de, yön'ünü de belirler. Yer'sizler, yer'in deÄŸerini de, söz'ün yer'ini de bilemezler.

EÄŸer Ä°slâm'ın, ümmet kimliÄŸinin ne demek olduÄŸunu bilseydik, kardeÅŸliÄŸin nasıl muazzam bir nimet olduÄŸunu, hayatımızdaki yer'ini ve deÄŸer'ini de hakkıyla bilebilirdik.

Ama Müslüman kimliÄŸi, sunduÄŸu irfan ve basiret ruhu, “kültürel” genlerimize öylesine yer etmiÅŸ ki, bu halkı, birbirine düÅŸürme giriÅŸimlerinin hepsini boÅŸa çıkartmayı bildi bu halk.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.